Dünyanın en dikkat çeken lüks otomobillerinden Rolls-Royce, otomobillerinde kullandığı ilginç teknolojileriyle herkesi mest ediyor.
Lüks denince akla gelen Rolls-Royce, araç içi sessizliği sağlamak için abartı sayılabilecek mühendislik önlemleri alıyor. Ghost ve Phantom gibi modellerde, kabini dış dünyadan izole etmek için 130 kilogramdan fazla özel ses yalıtım malzemesi kullanılıyor. Bu malzemeler tavan, taban, kapılar, bagaj ve lastik davlumbazlarına kadar her noktaya yerleştiriliyor; gövdenin iç boşlukları akustik köpüklerle doldurularak çınlama engelleniyor.
LASTİKLERE CONTISILENT TEKNOLOJİSİ
Lastik kaynaklı yol gürültüsünü bastırmak için Continental ile geliştirilen “ContiSilent” teknolojisi kullanılıyor. Öyle ki lastiğin içine eklenen özel köpük katmanı, hava rezonansını sönümlüyor ve kabine giren gürültüyü 9 dB azaltıyor. Böylece 100 km/s hızda bile lastik sürtünme sesi neredeyse duyulmuyor.
Buna ek olarak rüzgâr sesi içinse çift katmanlı, 6 mm kalınlığında akustik camlar ve aerodinamik detaylar devreye giriyor. Aynalardan kapı kollarına kadar her parça, rüzgâr tünelinde defalarca test edilerek akışın “sessizce” gövde üzerinden geçmesi sağlanıyor.
SÜRÜCÜLERİ TATMİN VE RAHATSIZ EDEN BİR DURUM VAR

Her ne kadar bu teknoloji otomobili ayrıcalıklı kılsa da dikkat çeken bir detay var. Bu sessizlik bir noktada insan fizyolojisine ters düşebiliyor. Yeni Ghost geliştirme sürecinde, kabindeki mutlak sessizlik test sürücülerinde denge kaybı ve mide bulantısına yol açtı. Mühendisler çözüm olarak arka koltuk ve bagajın rezonans frekanslarını ayarlayıp çok düşük frekanslı, rahatlatıcı bir arka plan sesi ekledi. Sonuç: konfor bozulmadan, beyin hareket algısıyla uyumlu bir “doğal” ses seviyesi.
Rolls-Royce’un sessizlik takıntısı, otomobili tekerlekli bir meditasyon odasına dönüştürüyor; fakat bu mühendisliğin bedeli, tahmin edileceği gibi, bir servet.